Hakan Kirkoglu DFAstrolS
Alışageldiğim Placidus ev sisteminden pek şikayetim yok ama ev sistemleri herkesin bir ölçüde kafasını karıştırmıştır zira hangi ev sistemini seçtiğimiz, daha en başından nasıl bir harita ile uğraştığımızı belirleyecektir. Haklı olarak pek çok öğrencim aynı soru ile karşımıza çıkar: Evleri nasıl belirliyoruz ya da neden birçok ev sistemi var ? Bu yazıda bu soruların tartışılmasına girmeyeceğim ancak bunun yerine bazı önerilerde bulunacağım. Zira son dönemde, özellikle Rob Hand’in seminerlerine katıldığımdan bu yana, kullandığım sistemi Tüm burç ev sistemi ile karşılaştırıyorum. Bunu gerek görüşmelerimde, gerekse karşıma çıkan yeni haritalar üzerinde yapıyorum. Şaşırmamış değilim, sanki bu iki ev sistemi arasında sürekli gidip gelmeye başladım bile diyebilirim.
İçimdeki bir ses Placidus’un zaten yeteri kadar iyi bir model olduğunu (bu arada söylemeden geçemeyeceğim, astrolojik haritamız fiziksel bir gerçeklik ya da fiziksel gerçekliğin tek bir yansıması değildir, çok farklı biçimler alabilir, bazen bu harmonik harita olabilir, bazen de kompozit, kısaca bir modeldir) kafamı karıştırmamın yeri olmadığını söylerken, başka bir ses de, sanırım biraz kurcalarsam, burada çok daha sağlam bir şeyler bulabilirim diyor.
Tüm burç (Whole Sign) ev sistemi basit ve zarif bir model olarak kalmıyor aynı zamanda en eski ev sistemi özelliğini de taşıyor. Öğrencilerin de bildiği gibi değişik ev sistemlerinin farklı üstün yönleri ama aynı zamanda tam olarak istediğimizi vermeyen yönleri de var. Placidus yöntemiyle (zamana dayalı bir bölümleme yöntemi) (Bu arada evler harita uzayını değişik referans noktalarından hareket ederek, örneğin ekliptik, (Eşit ev, M-evleri, Porphyrius) göksel kürenin hacmine göre (Kampanus, Regiomontanus, Morinus) ya da zamana göre (Alkabitus, Placidus, Toposentrik) bölümlerler. Kavramsal olarak Zodyak her zaman daim olanı, Yaratıcının sonsuz tüm yaratımını anlatırken, evler haritanın dünyevileşmesine, yani yaşam alanlarına bölümlenmesine yarar)) çalışırken, dünyanın daha Kuzey ya da Güney enlemlerine giderseniz, ev girişlerinde büyük bir sapma ile karşılaşırsınız. Bu durum bazı evlerin çok geniş, kimilerinin de çok dar olmasına yol açarak, bazı burçların evlerin girişlerine denk gelmemesine (interception) yol açar. Sıkışmış burç ya da iki evi birden kesen burçlar bu nedenle oluşurlar.
Ancak Tüm burç ev sisteminde tüm bu kafa karışıklığı yaratan durumdan mantıklı bir biçimde kurtulmuş oluruz. Kuşkusuz Tüm burç ev sistemi güvenemeyeceğimiz kadar basit görünebilir. Bu ikileme ben de düştüm. Ancak yine de astrolojik haritaların aslında bir algı ve farklı yaklaşımların modeli olduğunu düşündüğümüzde ve harita yorumundaki kullandığımız yolları yeniden gözden geçirdiğimizde aslında işleri karmaşık hale getirmenin her zaman güvenilir olmadığı sonucuna da varabiliriz. Aslında tüm sorun haritayı nasıl yorumladığımızdan kaynaklanmakta. Bu bağlamda Yunanlıların geliştirmiş olduğu sistemin günümüzde kullandığımız sistemlerden hiç de aşağı olmadığını, hatta belki de doğru ve düzgün bir başlangıç noktasının üzerine daha karmaşık yöntemler eklediğimizi söyleyebiliriz. Özellikle Arapların yüzlerce arap noktası ya da ortaçağ/Rönesans dönemi astrologlarının farklı farklı bakış açıları da bizim için her zaman bir soru işareti uyandırmalıdır.
Tüm ev sisteminin hoşuma giden ve çalışır bulduğum yönlerinden birisi burçların sıralamasını evlerle birleştirerek, zodyakın doğal ritmini kaybetmemesidir. Örneğin Aslan burcunun doğal ikinci evi Başak, doğal üçüncü evi Terazi şeklinde devam ederek aslında, hiç de farketmeden her burç için bir “overlay” yani doğal sıralama yaratmaktayız. Yunanlılar ev kelimesi için “oikos” sözünü kullanmışlardır. Latince’ye bu sözler ekonomik ya da ekoloji olarak geçerken, aslında Yunanlılar oikos sözünü gezegenlerin oturdukları, yerleştikleri yer olarak görürken, (Örneğin Yay Jüpiter’in oikosu, ya da Yengeç Ay’ın oikosu gibi) Latince’de “domus” sözcüğü oikosun yerini almıştır. 17. yüzyılda William Lilly bile, Koç için Mars’ın gündüz evi der “Aries, the diurnall house of Mars” Oikodespotes kavramı için Göklerin Bilgeliği'ne bakabilirsiniz.
Durum böyle olunca, ev giriş derecelerinin yerine her burcun aslında horoskoba ait bir yer olduğunu, Güneş, Ay ve Şans noktasının da (Fortuna) kendi başına bir başlangıç noktası yarattığını görmeliyiz. Benzer biçimde Yunanlılar Athla Çemberi olarak bilinen ve Şans Noktasını birinci ev olarak gören ikincil bir harita daha çıkartırlar. Şans noktası ile aynı burçta yer alan herhangi bir gezegen de yine bu çemberde aynı yerde yer alacaktır. Bu bakımdan Şans noktası ya da lot sadece bir derece değil, o derecenin yer aldığı “burç” olarak de görülür.
Tüm burç ev sistemi kullanıldığında yükselen burç derecesi ve tepe noktasının (MC) önemi kaybolmamaktadır. Yükselen burç derecesi yine hassas bir derece olarak varlığını sürdürmekte, MC ise duruma göre 8., 9., 10., 11. evlerden birisine düşerek bize kişinin yaşam oryantasyonu hakkında farklı bir fikir vermektedir. Aslına bakarsanız hem yükselen hem de tepe noktası eksenlerini ana eksen olarak 1. ve 10. evin başlangıcı olarak görme arzusu bizi bir sürü ev sistemi üretme zorunluluğuna görtürmüştür. Bu belki doğru, belki de yanlış biçimde bizi ara evlerin başlangıç derecelerini bulmaya yöneltir.
Diğer iki önemli ayırım, tüm ev sistemi ile birlikte, transitlerin ve açıların kullanılış biçiminde önemli farklılıklar getirir. Astroloji’yi yakından takip edenler bilirler. Herhangi bir gezegen, özellikle yavaş hareket edenler, burç değiştirdikleri andan itibaren yeni titreşimler ve olayların farklılaşmasına yol açarlar. Örneğin tüm burç ev sistemine göre haritanızın 10. evinde Aslan burcu yer alıyorsa, Satürn Aslan burcuna geçer geçmez bu eve ait olan olayları da gündeme getirmeye başlar. Böyle bir durumda diğer bir ev sistemine göre Satürn 9. evden geçiyor bile olsa, bu farkı görebilirsiniz. Benzer biçimde Yunanlılar transitleri derecelerle değil, tüm bir burçtan geçtiği sürece etkin kabul ederlerdi. Bu yönde bakıldığında ev ve burç arasında ikincil bir ayırımın olmadığını görürüz.
Açılar açısından da bakıldığında Ptolemik sistemde açılar günümüzdeki gibi iyi ya da kötü biçimde algılanmaktan çok bir ilişki varlığı olarak görülmekteydi. Bu düşünce yönüyle, iki gezegen arasında herhangi bir açı olmaması, yani bu gezegenlerin aversion, isteksizlik içinde olma durumu çok daha kötü bir durumdur. Bu bakımdan Yunanlılar açıları evlerle paralel yönde kullanmışlardır. Bu bakımdan 6. ya da 8. evin yükselen burçla isteksiz olması yani yükselen burçtan ışık alamaması, açı içinde olmaması, bu evlerin şanssızlığını açıklar. Kendi astroloji pratiğimde minör açılara da yer vermeme rağmen bu açılarında tam sonuç üretmekten çok, içinde bulunulan faza göre belirli bir değerleri olduğunu görüyorum.
Not: Tüm burç ev sisteminde yükselen burç 1. eve yerleşirken, ardından gelen burç 2. eve, ve diğerleri de sırasıyla 3., 4. evlere yerleşirler. Yükselen burç derecesi hassasiyetini korurken, MC 10. ev girişi olmak zorunda değildir. Bu durumda 10. ev, yükselenden sonra gelen 10. burçtur. Bu durum doğal olarak superior olma durumuna da işaret eder.
Uygulamaya yönelik birkaç örnek:
Bu bölümde, bazı doğum haritaları ve Güneş dönüşü haritaları üzerinde ortaya çıkan farklılıklara işaret etmek yerinde olacak. Marlon Brandon’un haritasına bakalım: Placidus sistemine göre bu haritada ışıklar 4. eve yerleşmektedir. Ancak tüm burç sisteminde 5. evde kalacaklardır.
Örneğin Hitler’in haritası Placidus sisteminde Güneş, Mars ve Venüs ü 7. evdegösterirken, Tüm burç sisteminde bu gezegenler 8. eve geçecektir.
Satranç ustası Gary Kasparov’un haritasında Satürn’ün 2. evde mi yoksa zihni açıklayan 3. evde olmasını beklersiniz ? Placidus’a göre 3. eve yumuşak gezegenler düşerken, Tüm burç ev sisteminde, kendi burcunda güçlü bir Satürn yer alıyor.
Ya da John Lennon haritasında Tüm burç sistemine göre Mars’ın yedinci evde olması daha çok beklenemez mi ?
Usta politikacı ve bir zamanlar ABD’nin dış politikasının mimarı Henry Kissinger’in Merkür’ü ve Güneş’1. eve daha çok uymuyor mu ? Tepe noktasının 9. evde yer alması dikkat çekici olabilir mi ?
Örnekler çoğaltılabilir ve karşılaştırma yapılması çok iyi olacaktır. Ancak bazı Güneş dönüşü haritalarında da dikkat çeken farklılıklar söz konusu.
Örneğin Mia Farrow’un Woody Allen’a dava açtığı ve skandal yaşanan 1992 yılının güneş dönüşü haritalarına bakalım:Placidus sistemine göre Venüs Neptün birleşimi 3. eve düşerken, eşit ev sistemine göre yuvayı anlatan 4. eve düşmekteler. Placidus’ta 4. eve düşen Satürn, bu çocukları ve aşk hayatını anlatan 5. eve yerleşmekte.
Marylin Monroe’nun öldüğü 1962 yılı Güneş dönüşü haritasında Placidus’a göre 8. ev boş kalırken, Tüm burç sisteminde Neptün görülüyor. Ölümünün getirdiği soru işaretleri ya da uyuşturucu konusu dikkate alındığında ilgi uyandırıcı görülüyor. Ancak Placidus’a göre de 8. evin yöneticisi yükselen burçta görülmekte !
Peki sizce Türkiye’nin haritasında zevkleri, eğlence hayatını gösteren evde Terazi mi var (hem de Merkür ve Satürn’le, ki daha fazla entelektüel ve kontrollü bir yaklaşım vermesi gerekirdi) yoksa 5. evde Akrep burcu mu var ? Bu durumda Merkür ve Satürn de 4. eve düşecektir.
Kraliçe II. Elizabeth’in doğum haritasında kraliyet göstergesi olan Güneş’in 3. ev gibi daha düşük bir eve mi, yoksa veliaht getiren 5. eve düşmesi mi daha açıklayıcıdır. Bu bir gece haritası olduğu için Ay’ın Aslan burcunda (kraliyetle ilgili) 8. evde (miras) olması yine dikkat çekiyor.
Keman virtüözü Yehudi Menuhin’in 5. evde daha güçlü bir vurgu olması beklenmez miydi ? İki ev sistemini karşılaştırınız.
Son olarak Hitler’in II. Dünya Savaşı’nın başlangıç yılı 1939’da Güneş Dönüşü haritalarına baktığımızda önemli ve kaydadeğer farklar görüyoruz. Tüm burç ev sisteminin işaret ettiği gibi, bu dönemde Mars’ın 3. evde (komşular) ve Güneş’in 7. evde (açık düşmanlar) olması çok daha manidar. Placidus ya da diğer başka bir ev sisteminde bunu göremiyoruz.
Belki de tüm burç ev sistemini daha fazla test etmek ve incelemek gerekiyor. Bu sistemin oldukça güçlü sonuçlar getirdiğini söylemeliyim. Bu Placidus ev sistemini tamamen bıraktığım anlamına gelmiyor zira İlerletimlerde halen Placidus’u kullanıyorum ancak sizlere önerim, Tüm burç ev sistemine alıcı bir gözle bakmanız ve tartmanızdır. Sonuç kullandığınız ev sistemi sizin yorumlama biçiminizin her zaman bütüncül bir parçası olmak durumundadır.
Kaynak: Robert Hand, Whole Sign Houses, The oldest House System, ARHAT, 2000
9.2.2006