Matris burada !
 

Selahattin Hilav ‘Yüz Soruda Felsefe’ adlı eserinde şöyle yazıyor: ‘İslam dininin akıl açısından ele alınışında ortaya çıkan ve üzerinde tartışılan ilk ve önemli sorun, insan istencinin (iradesinin) özgür olup olmadığı, yani insanın özgürlüğü sorunuydu.’ Bu bağlamda insanın özgür olduğunu söyleyerek cevap verenlere kaderiye adı veriliyor. Ne kadar ilginç zira biz kader kelimesini tam tersi anlamda kullanırız. Halbuki kader kelimesi Hilav’ın da belirttiği gibi alınyazısı ya da yazgı anlamında değil, ‘kudret’, ‘yababilme iradesi’ ve istenç anlamına gelmekte. Kuşkusuz bu söz bize yeni kapılar açmakta. Özgür olmadığımızı, tanrının istencine bağlı olduğumuzu söyleyen görüşe ise ‘cebriye’ adı veriliyor. Bu söz ise zorlama yoluyla anlamına gelmekte. İkinci görüşte kişisel irade tamamen yaradandan kaynaklanıyor.

Tekrar kader kelimesinin bu gerçek anlamı üzerinde durursak, pek çok şeyin netlik kazanmaya başladığını görebiliriz. Astroloji bize kendimizi gerçekleştirme yolunda ipuçları veren bir araç adeta bir dil. Aslında konuya tersinden bakarsak, kendi özgür irademizle alınyazımızı da bizler çiziyoruz. Peki ortada önceden yazılmış bazı kaba çizgiler varsa ? Yoksa boyama kitabındaki gibi sadece içini mi boyuyoruz ya da eskiden sayıları birleştirilerek yaptığımız bulmacalardaki gizli resmi mi buluyoruz ?

Sizlere kafanızda soru işaretleri uyandıracak yaşanan bir örnek vermek istiyorum. Önümüzdeki Ekim ayında ABD’de, Los Angeles’ta uluslararası bir Astroloji kuruluşu olan ISAR’ın düzenlediği bir konferansa konuşmacı olarak katılıyorum. Merak ettim, konuşmamın başlangıç anının gökharitasını çıkartayım dedim ve gözlerime inanamadım. Los Angeles’e çıkartılan bu haritada yükselen burç derecesi, kendi gökharitamda Merkür’le tam olarak birleşmekte. Biliyorsunuz Merkür Astroloji’de konuşma, bilgi aktarma ve zihinsel ifadeye denk geliyor. Böyle bir şey sadece rastlantı olabilir mi ?

Peki yıllar önce, kendi doğum anımda Merkür’ün derecesi nasıl olur da, yıllar sonra şimdiye kadar hiç bulunmadığım bir yerde, tam da konuşmamın başlangıcında ufukta yükselebilir!! Matris burada.

Örnek bize cebriye’nin de kaderiye kadar geçerli olduğunu gösteriyor. Bu belki tam anlamıyla zorlama (cebriye) değil zira konferansa davet edildiğimde belki bunu kabul etmeyebilir ve gitmeyebilirdim, kısaca özgür irademle (?) ben seçtim ama söz konusu konuşma enerjisi zaten orada duruyordu hatta bu enerji yıllar öncesinde, doğum günümle de ilişki içindeydi. Bu tür rastlantı gibi gözüken şeyleri daha önceki yazılarımda ifade ettiğim gibi artık şaşkınlık içinde karşılamıyorum. Zira bir bakıma kendi haritamızda önceden belirtilen düğümleri birer birer açıyor, hayatımızın şeklini belirliyoruz. Bize özgür gibi gelen pek çok seçim aslında halihazırda orada duruyor tıpkı yolda giderken trafik işaretlerini takip etmek gibi, bu yolda ilerliyoruz. Zaten Latince kökenli destiny yani kader sözcüğünde de aynı şeyi görürüz. Çünkü destination güzergah, üzerinde gidilen yol anlamına geliyor !! Kader= üzerinde gidilen yol. Bu yol kimi zaman sağa, kimi zaman sola çekiyor, önümüzü açıyor ya da gitmememiz gereken tali bir yol varsa buna engel oluyor. Hayatımızda kapılar kapanıyor, yerine yenileri açılıyor. Benzer cümleleri günlük dilimizde de kullanıyoruz. Geçen günlerde okuduğumuz bir haberde, üniversite sınavına giden bir kız öğrencinin çantasının çalınması yüzünden sınava giremediğini okumuştunuz. Sizce bu sadece bir rastlantı mıydı ? Sanırım bu gözle bakarsanız, kızın hayatındaki bu önemli olayda bazı kapılar kapandı, yeni kapılar açıldı. Cebriye devreye girdi. Hatta şunu da söyleyebiliriz, eğer bu kişi sınava girebilmiş olsaydı, aynı anda sınava giren 1,5 milyon öğrencinin girecekleri okullar da farklı olabilecekti ! Büyük bir matris içindeyiz ve bu matrisin anahtarı kimin elinde olursa olsun Astroloji bize bu matrisin deşifre
edilmesini sağlıyor.

Hayatın her köşesinde ve anında bir ikilik (dualizm) var. Siyah olmadan beyazı tanımlayamayız, iyi olmadan kötüyü, zira ancak zıtlar birbirlerini tanımlayabilirler. Işık olmadan karanlık olmaz. Kader ve İrade de aynı ikilik üzerinde duruyor. Ne zaman iradeden bahsediyor ve özgür irademizi kullandığımızı söylüyoruz, bir bakıyoruz kaderi karşımızda dikilevermiş buluyoruz. Birisi olmadan diğeri de olmuyor. Bu ne ikilemdir !

Selahattin Hilav ‘Yüz Soruda Felsefe’ adlı eserinde şöyle yazıyor: ‘İslam dininin akıl açısından ele alınışında ortaya çıkan ve üzerinde tartışılan ilk ve önemli sorun, insan istencinin (iradesinin) özgür olup olmadığı, yani insanın özgürlüğü sorunuydu.’ Bu bağlamda insanın özgür olduğunu söyleyerek cevap verenlere kaderiye adı veriliyor. Ne kadar ilginç zira biz kader kelimesini tam tersi anlamda kullanırız. Halbuki kader kelimesi Hilav’ın da belirttiği gibi alınyazısı ya da yazgı anlamında değil, ‘kudret’, ‘yababilme iradesi’ ve istenç anlamına gelmekte. Kuşkusuz bu söz bize yeni kapılar açmakta. Özgür olmadığımızı, tanrının istencine bağlı olduğumuzu söyleyen görüşe ise ‘cebriye’ adı veriliyor. Bu söz ise zorlama yoluyla anlamına gelmekte. İkinci görüşte kişisel irade tamamen yaradandan kaynaklanıyor.

Tekrar kader kelimesinin bu gerçek anlamı üzerinde durursak, pek çok şeyin netlik kazanmaya başladığını görebiliriz. Astroloji bize kendimizi gerçekleştirme yolunda ipuçları veren bir araç adeta bir dil. Aslında konuya tersinden bakarsak, kendi özgür irademizle alınyazımızı da bizler çiziyoruz. Peki ortada önceden yazılmış bazı kaba çizgiler varsa ? Yoksa boyama kitabındaki gibi sadece içini mi boyuyoruz ya da eskiden sayıları birleştirilerek yaptığımız bulmacalardaki gizli resmi mi buluyoruz ?

Sizlere kafanızda soru işaretleri uyandıracak yaşanan bir örnek vermek istiyorum. Önümüzdeki Ekim ayında ABD’de, Los Angeles’ta uluslararası bir Astroloji kuruluşu olan ISAR’ın düzenlediği bir konferansa konuşmacı olarak katılıyorum. Merak ettim, konuşmamın başlangıç anının gökharitasını çıkartayım dedim ve gözlerime inanamadım. Los Angeles’e çıkartılan bu haritada yükselen burç derecesi, kendi gökharitamda Merkür’le tam olarak birleşmekte. Biliyorsunuz Merkür Astroloji’de konuşma, bilgi aktarma ve zihinsel ifadeye denk geliyor. Böyle bir şey sadece rastlantı olabilir mi ?

Peki yıllar önce, kendi doğum anımda Merkür’ün derecesi nasıl olur da, yıllar sonra şimdiye kadar hiç bulunmadığım bir yerde, tam da konuşmamın başlangıcında ufukta yükselebilir!! Matris burada.

Örnek bize cebriye’nin de kaderiye kadar geçerli olduğunu gösteriyor. Bu belki tam anlamıyla zorlama (cebriye) değil zira konferansa davet edildiğimde belki bunu kabul etmeyebilir ve gitmeyebilirdim, kısaca özgür irademle (?) ben seçtim ama söz konusu konuşma enerjisi zaten orada duruyordu hatta bu enerji yıllar öncesinde, doğum günümle de ilişki içindeydi. Bu tür rastlantı gibi gözüken şeyleri daha önceki yazılarımda ifade ettiğim gibi artık şaşkınlık içinde karşılamıyorum. Zira bir bakıma kendi haritamızda önceden belirtilen düğümleri birer birer açıyor, hayatımızın şeklini belirliyoruz. Bize özgür gibi gelen pek çok seçim aslında halihazırda orada duruyor tıpkı yolda giderken trafik işaretlerini takip etmek gibi, bu yolda ilerliyoruz. Zaten Latince kökenli destiny yani kader sözcüğünde de aynı şeyi görürüz. Çünkü destination güzergah, üzerinde gidilen yol anlamına geliyor !! Kader= üzerinde gidilen yol. Bu yol kimi zaman sağa, kimi zaman sola çekiyor, önümüzü açıyor ya da gitmememiz gereken tali bir yol varsa buna engel oluyor. Hayatımızda kapılar kapanıyor, yerine yenileri açılıyor. Benzer cümleleri günlük dilimizde de kullanıyoruz. Geçen günlerde okuduğumuz bir haberde, üniversite sınavına giden bir kız öğrencinin çantasının çalınması yüzünden sınava giremediğini okumuştunuz. Sizce bu sadece bir rastlantı mıydı ? Sanırım bu gözle bakarsanız, kızın hayatındaki bu önemli olayda bazı kapılar kapandı, yeni kapılar açıldı. Cebriye devreye girdi. Hatta şunu da söyleyebiliriz, eğer bu kişi sınava girebilmiş olsaydı, aynı anda sınava giren 1,5 milyon öğrencinin girecekleri okullar da farklı olabilecekti ! Büyük bir matris içindeyiz ve bu matrisin anahtarı kimin elinde olursa olsun Astroloji bize bu matrisin deşifre
edilmesini sağlıyor.

Hayatın her köşesinde ve anında bir ikilik (dualizm) var. Siyah olmadan beyazı tanımlayamayız, iyi olmadan kötüyü, zira ancak zıtlar birbirlerini tanımlayabilirler. Işık olmadan karanlık olmaz. Kader ve İrade de aynı ikilik üzerinde duruyor. Ne zaman iradeden bahsediyor ve özgür irademizi kullandığımızı söylüyoruz, bir bakıyoruz kaderi karşımızda dikilevermiş buluyoruz. Birisi olmadan diğeri de olmuyor. Bu ne ikilemdir !


2021`de Türkiye...
Mevlana:Astrolojik bir portre...
2013`te Türkiye...
Neptün Balık`ta...
2010`da Türkiye...
Kova`da üçlü kavuşum - Melanie...
Satürn-Uranüs Karşıtlığı- Mela...
Barack Obama...
Kollektif Gezegenler...
Çin`in gelecek devrimi...
 
Ekle
Çıkart
e-Posta adresinizi yazın
Copyright © 2003-2025 R.Hakan KIRKOĞLU Bucks - Digital Media Publishing Agency