Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme
Paylaş » Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını FaceBook'ta paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını Twitter'de paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını Google'de paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını Delicious'ta paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını Digg'de paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını MySpace'de paylaş
 

“Fena” durumu insanın en yüksek seviyede, Yaradanın huzurunda eriyerek aslına kavuşması olarak ifade edilir. Bu anlamıyla fena sufilerin kendilerini adadıkları yok olma yoluna işaret eder.

Astroloji içinde daha derinlere yol aldıkça, gerçeğin de katman katman, perde perde, tıpkı rus bebekleri matruşkalar gibi olduğunu görebiliriz. Daha fazla ilerledikçe aklın keskin kılıcının artık işlemediği katmanlarla karşılaşırız. Bu noktada aklın yerini “kalp”, yaratıcı ile bütünlük hissi alır. Astroloji dilinde konuşursak, Uranüs gerçeğin ta kendisini, mutlak, çıplak gerçeği açıklar. Bu kollektif enerji insanoğlunun içerisinde olmakla birlikte (çağlarının ötesinde düşünürleri hatırlayın) insanın sosyal gelişimine ancak özgürlük, insani hakların kazanılması ile, Fransız devrimi ile katılmıştı, Uranüs de tam bu zamanda keşfedilmişti. Uranüs bize gerçeği gösterir ancak bir sonraki aşamada bizim için çok önemli olan özgürlüğün aslında evrenselle birleşmek olduğunu görürüz.Ancak kendi bireyselliğini, kendilerini gerçekleştirebilen kişiler daha büyük seviye ile birleşebilir, onun içinde eriyebilirler. İşte bu Neptün deneyimidir. Neptün aklın sınırlarının kalktığı ve ancak kalp yoluyla bütünlüğün sağlandığı aşamadır. Tasavvuf’ta bu duruma “fena” (a’nın üzerinde aksan işareti bulunuyor) adı verilmektedir. Fena durumu insanın en yüksek seviyede, Yaradanın huzurunda eriyerek aslına kavuşması olarak ifade edilir. Bu anlamıyla fena sufilerin kendilerini adadıkları yok olma yoluna işaret etmekte.

Bu bağlamda, astrolojik açıdan dikkatimizi çeken ilginç konu ise kişinin kendisinde barındırdığı pek çok özelliğini, kendi kişiliğinin değişik yönlerini barındıran özelliklerini, tasavvufçuların ifadesiyle kendi nefsini dönüştürebilmesi, yukarıda sözünü ettiğimiz yaratıcıyla “bir” olmaya doğru yöneltmesidir. Bu kelime İbranice’de nefeş, Hz. İsa’nın konuştuğu Aramice’de nefşa olarak geçmekte, dilimizde de nefes sözcüğü ile canlı olmak, hayatta olmak anlamına da gelmekte. Eğer kendi içimize dönüp bakarsak, kendimizi dinlersek, içimizde pek çok şeyin bir arada konuşmakta olduğunu görürüz. Sufi psikolojisi, işte bu iç seslerin, çoğu birbiri ile çelişen, kişiyi hatalara ve kötülüklere de götüren seslerin terbiye edilerek “birlik” yoluna konmasına işaret eder. Ne kadar ilginçtir ki, analitik psikolojinin kurucusu, “eşzamanlılık” ilkesini öne süren ve Astroloji ile ilgili çalışmalar yapmış olan Carl Gustave Jung kendi psikolojisinde kişinin bütünleşmesine, böylece bireyselliğini gerçekleştirme yoluna (individuation) işaret eder. Jung’a göre her insan kendi mutluluğu yönünde, kişiliğini bütünlemeye çalışır. Kuşkusuz bu bütünlük astrolojik haritanın ta kendisidir.

Astroloji bizlere mikrokozmos’la makrokozmos arasındaki ilişkiyi açıklar. Mikrokozmos yani küçük evren insandır. Makrokozmos ise en yüksek seviyede evrenin kendisi, ya da yaratıcının kendisidir. Bu gözle bakacak olursak, sözünü ettiğimiz “fena” durumunun aslında, evrenle, yaratıcıyla bir olmak olduğunu yeniden görebiliriz. Her insan makrokozmosun küçük bir kopyası, parçası, diğer de cüzü’dür. Tasavvuf’ta bu alem-i sagir (mikrokozmos) ve alem-i kebir (Makrokozmos) olarak geçer. Ünlü filozof Ibn Arabi bunu şöyle açıklamakta: “Alem denilen aynanın cilalanmasını gerekli kıldı. Bundan dolayı Adem de (bu arada Adem sözü de yokluk anlamına geliyor) bu aynanın cilalanması temeli ve bu suretin de ruhu oldu”

Tüm bu yönleriyle Astroloji bize yaratıcının dilini sunar. Astroloji’yi sadece günlük dilde ele aldığımızda, dar bir bakış açısıyla değerlendirdiğimizde aslında onun gerçek özünü görmekte zorlanırız. Astroloji bize hayata çok daha geniş bir çerçeveden bakmamızı gerektirir. Eğer kendimizi kozmosun, bu büyük evrenin, yaratıcının bir parçası olarak görürsek, kendi dertlerimiz, sorunlarımızın da aslında ne kadar dünyevi olduğunu görebileceğiz.

Bu yazının üzerine öğrencim Barış Tugay'ın gönderdiği bir notu da aşağıya ekledim. Teşekkürler

Gazali, bilginin Yaratan’a giden yolda nasıl olup da bir hicaba dönüştüğünü Farsça eseri “Kimya-yı saadet”te (Mutluluk Simyası) şöyle anlatır.

“Kendinle uğraşman, kendini duyusal şeylere ve duyusal şeyler yoluyla elde edilmiş bilgilere kaptırman bir perdedir. Kalp göl gibidir; duyular da dışarıdan göle su ulaştıran beş deredir. Eğer gölün dibinden berrak suların fışkırmasını istiyorsan, bunu gerçekleştirmenin yolu, önce göl suyunun kalıntısı olan kara çamurla birlikte bütün suyu boşaltmaktır. Göle dışarıdan su gelmemesi için bütün derelerin önüne bent çekilmesi gerekir. Gölün tabanının, alttan su fışkırana kadar kazılması gerekir. Gölde dışarıdan gelen sular bulunduğu sürece, dipten su kaynamaz. Aynı şekilde, dışarıdan gelmiş her şey boşaltılmadığı sürece, kalpten bilgi elde edilmez.

Bununla birlikte, eğer bir ilim adamı kazandığı bilgiden kendisini kesin olarak boşaltır ve kalbi onunla meşgul olmaz ise, eskiden elde ettiği bilgi onun için bir engel olmaz. Mümkündür ki mükaşefe kapısının (ilahi sırların) açılması onun için gerçekleşecektir. Aynı şekilde eğer o kimse kalbi hayal ve duygu nesnelerinden boşaltırsa, geçmiş hayaller ona hicap olmaz.”


 

 
Paylaş » Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını FaceBook'ta paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını Twitter'de paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını Google'de paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını Delicious'ta paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını Digg'de paylaş Sufizm ve Astroloji/ Bir ekleme yazısını MySpace'de paylaş

2021`de Türkiye...
Mevlana:Astrolojik bir portre...
2013`te Türkiye...
Neptün Balık`ta...
2010`da Türkiye...
Kova`da üçlü kavuşum - Melanie...
Satürn-Uranüs Karşıtlığı- Mela...
Barack Obama...
Kollektif Gezegenler...
Çin`in gelecek devrimi...
 
Ekle
Çıkart
e-Posta adresinizi yazın
Copyright © 2003-2024 R.Hakan KIRKOĞLU Bucks - Digital Media Publishing Agency