MÖ 2. yy ile MS 7. yy arasında etkin olan Helenistik Astroloji pek çok yönden günümüz astrolojisinin kaynağına işaret ediyor. Eski yunanlılar Mezopotamya’nın “astral din”e dayalı, kehanet astrolojisini kendi kavram ve felsefeleri ile yeniden biçimlendirmişlerdi. Stoa felsefesi ve Pisagorculuk Astrolojinin harcı oldular. Bu felsefe Solar Logos’tan, kısaca kozmik bilinçten söz eder. Hepimiz bu bilincin parçalarıyız. Logos (Yunanca legein konuşmak ve söz anlamına gelir) asla rastgele değildir, dilin kendi içerisinde mantığı ve düzeni vardır.
7 Nisan’da gerçekleştirdiğimiz atölye çalışmasında işte bu dilin esasları üzerinde durduk. Hayatımıza gemi metaforu ile baktık. Eğer hayatımızı bir yolculuğa benzetirsek, acaba hangi limana doğru yol alıyor, hangi fırtınaları göz önüne alıyor, kayalardan kaçabilecek öngörüme (pronoia) sahip miyiz ? Bunu anlamak için haritanın ışığına ve ışık yöneticisine, oikodespotes’e bakmak gerekiyor. Böylece solar logos içinde, heimarmane olarak ifade edilen yazgının, pazarlık edemeyeceğimiz mantığın ipuçlarını buluruz.
Peki hava koşulları ve akıntılar nasıl gelişmekte ? Geminin kaptanı kim ? Kaptan dümeni görebiliyor mu ? Yelkenlerimiz sağlam mı ? Çalışma boyunca tüm bu sorular üzerinde durduk ve haritalarımızı inceledik. Ayrıca bu çalışmada asaletleri kozmik mahkeme düzleminde nasıl ele alabileceğimizi konuştuk. Keyifli ve son derece ilginç, yeni ufuklar açan bir çalışma yaptık.