Uranüs’ün Koç burcuna geçişini kutladığımız Kapadokya gezimizin bu kadar çok eş zamanlı olayı birbiri ardına getireceğini düşünemezdik. Neredeyse, sembolik anlamda, Uranüs’le iletişim kurduk, onun enerjisiyle yıkandık, yenilendik. Göklerin Bilgeliği Okulu olarak, öğrencilerimiz ve arkadaşlarımızla gerçekleştirdiğimiz bu ziyaretin her anı dolu ve heyecanlı geçti. Hem ders yaptık, hem gezdik, hem tırmandık, hem de gökyüzüne çıktık.
Kapadokya’ya vardığımızda yıldırımlı bir gökyüzü adeta bize hoşgeldiniz diyordu. Hep beraber balkonda nefes alırken, gökyüzünde şimşekler bir bakıma Uranüsyen bir diyara ayak bastığımızı söylüyordu. Bu ikinci ziyaretim olmasına karşın Kapadokya gerçekten, insanı farklı enerjilerle donatan, heyecan verici ve aynı zamanda ruhsal açıdan geliştiren bir yer. Kaldığımız Karlık Evi’nin birbirinden özgün odaları bile, Uranüs’ün bireysel ve orijinal yönünü anlatıyordu.
Bu heyecan verici enerji grubun tamamına yansıdı, sürekli bir iletişim, hareket ve sohbet ziyaretimiz boyunca hepimizi mutlu etti. Uranüs’ün Koç burcuna ilerlediği 28 Mayıs sabah erken saatinde hepimiz uyandık, dolunay altında terasa çıkıp meditasyon yaptık. Önce her yer karanlıktı, ufukta batmakta olan Ay, hemen sol tarafımızda tepede Jüpiter parlıyor ve hemen yanında göremesek de orada olduğunu bildiğimiz bize selam gönderen Uranüs tek kelime ile muhteşem bir görünüm sergiliyordu. Saat sabah 04:30 toplandık ve orada yazdığım meditasyon metnini okuduk.
“Zihinsel endişelerimiz bizi zayıf düşürebilir ve eğer bu endişelerimizin derinlerine bakacak olursak, aslında evrensel zeka ile kendimizi uyumlamadığımızın farkına varırız. Bize zihinsel ve ruhsal ilerleme sağlayacak olan noktanın tam eşiğindeyiz. Bilginin bize gelişme getireceği, ilhamın bizi harekete geçirebileceği, algının ise fırsatları daha iyi görmemizi sağlayacağı bir noktadayız. Eğer zihnimizi evrensel olanla bütünleştirebilirsek yaratıcılığımızın sonsuza yöneldiğini görebiliriz.
Düşüncelerimiz aklımızın ürünüdür ve Akıl yaratıcıdır, yaratıcı olandır. Eğer evrensel olanla uyumlu hale gelirsek, o zaman arzularımız, ihtiyaçlarımız ve düşüncelerimiz somut hale gelecektir. Çünkü düşüncelerimiz yaratıcıdır ve niyetler çok önemlidir.
Evrensel aklı temsil eden Uranüs’ün burçlar kuşağının en başlangıç noktasına dönmesi zihnimizi temizlemek, yenilemek ve yaratıcı olan 0 noktası ile bağlantı kurmak için, şimdi şu anda bizimle en yakın teması kuruyor. Bu anı içselleştirelim. Düşüncelerimiz aklımızın harekete geçmiş halidir. Nasıl rüzgar havanın hareket hali ya da elektrik elektronların hareket hali ise, düşüncelerimiz aklımızın hareket halindeki durumudur. Düşüncelerimizi nelere odakladığımıza çok dikkat edelim. Enerji verdiğimiz, düşüncelerimizi aktardığımız şeyler somut hale gelecektir.
Önümüzdeki yedi yıl boyunca Evrensel Akıl göstereceğimiz cesaret oranında bize yeni gelişme yollarını ve Koç burcunun şimdiye kadar yapılmamış, hiç denenmemiş, hiç el değmemiş şeyleri yapabilme gücünü sunmaya başlıyor.
Şimdi 0 anındayız. Şimdi yaratmaya başladığımız enerjiler, düşüncelerimiz bizi kendimizi yeniden kurabilme, hayatımızı yenilenme yönünde güçlü enerjilerle donatıyor. Bu güçlü ve bağımsız, yaratıcı enerjiyi içimizde yeniden yakalım.
Varoluşumuzun içindeki ışıkı, aşkı, Aşk ve Işık aynı kökten türüyor, bu aşkı yeniden yakalım.”
Bu sadece bir başlangıçtı ve biz Uranüs’ün geçişini içselleştirirken, gökyüzü de birden aydınlandı, hafif bir rüzgar eşliğinde karanlık ışığa döndü. Evet gerçekten bu sanki bizim için orada zamanın durduğu, gün ve gecenin birbirine geçtiği, hiç yorulmadan yüklendiğimiz Uranüs enerjisi ve pür Koç cesareti ile harekete geçtiğimiz bir başlangıç anı oldu. Meditasyonumuzun ardından hiç durmadan, otobüse bindik ve balonla uçmaya gittik. Hepimizi hayatımızda ilk defa yaptığımız bir şeyin bilinmezliği ve heyecanı kapladı. Evet biraz sonra bir balonla, gökyüzündeydik. Jules Verne’in 80 günde devr-i alemi gibi, yine Uranüsyen semboller içeren bir olay içindeydik. Biliyorsunuz, Uranüs göklerin tanrısı ve bu yönüyle de havacılıkla yakından ilgili. Uranüs’ün Koç burcuna girdiği ilk saatlerde Kapadokya semalarında bizimle birlikte, sayamadığım kadar değişik renklerde uçan balon gökyüzüne doğru yükseliyordu. Peri bacalarının, tepelerin üzerinden aynı anda ortaya çıkan balonlarla sanki bir çocuk gibi şenlendik. Hayata ilk adımı atmanın heyecanı ve neşesi içindeki Koç’un cesaretini damarlarımızda hissettik. Balonumuzu uçuran deneyimli pilot Ezel Bey’in de Koç burcunda doğduğunu öğrenmemiz bizi, sanki bir alacakaranlık kuşağının içinden geçirdi. Tüylerim ürperdi. Sembollerin içinde, sembolle birlikte, sembolik bir kutlama içerisindeydik.
Gün aslında yeni başlamıştı. Daha sonra kahvaltımızı yaptık ve ardından Yıldırımdan Boynuzların adını taktığım Uranüs’ün Koç etkileri üzerine bir seminer yaptık. LSA’den Frank Clifford da bizimle birlikteydi. O da, haritanın eksenleri üzerine bir sunum yaptı. Tükenmek bilmeyen bir enerji sürekli bizimle beraber oldu.
Ertesi gün, sabah seminerlerinden sonra, bu kez Beyaz vadi ve Aşk vadisi’nde 4 saat süren bir trekking macerası içindeydik. Vadilerin arasından, sanki bambaşka bir gezegenin üzerinde sıçradık, tırmandık, dalların ve çiçeklerin arasından ilerleyerek, bize hayatta kalma mücadelesini anlatan Koç temasını hep birlikte yaşadık. Böylesine yoğun geçen kısa ama bize zamanın ortadan kalktığı başka bir deneyim yaşamamıştım. Yaptığımız yürüyüşlerle, günün sonunu getirirken, gökyüzünün rengi, ışığın farklı oyunları ruhumuzu özgür bırakan, bizi yenileyen bir enerji aurası yaratıyordu.
Yoğun enerjiler içerisinde tazelenmiş ruhlar olarak Uranüs’ü karşıladık, iyi ki bu güzel geziyi organize etmişiz. Bize katılan tüm arkadaşlarımıza ve özellikle organizasyonumuzu yapan Beki Baron’a teşekkür ediyoruz. Betül Alakır, Şirin Mitrani’nin de destek olduğu bu organizasyondan kendimize çok güzel dersler çıkardık, geleceğe bambaşka bir gözle bakmanın yenileyici hissini tattık. Darısı gelecek fırsatlara,
Aşk ve ışıkla kalın,
Sevgiler
R. Hakan Kırkoğlu