Martien Hermes'le Söyleşi
 

Hollandalı astrolog Martien Hermes ile bir söyleşi: R. Hakan Kırkoğlu

Çeviren Zeynep Süzmen Şen

Martien Hermes Hollanda'nın ilk klasik astroloji dergisi olan Anima Astrologiae'nın editörüdür. Kendisi ayrıca Jung biçimi danışman olarak da tecrübe sahibidir. Hollanda ve Belçika'da seminer ve workshop'lar düzenlemektedir.

Onunla AA Dergisindeki yayınlarını ve tartışmalarını okurken karşılaştık. Bu söyleşi ile Martien Hermes ve onun astrolojik çalışmaları ile ilgili daha fazla bilgi edinmek istedik.

R.Hakan: Sevgili Martien, astroloji öğrenmeye nasıl başladığını ve pek çok astroğun görmezden geldiği geleneksel tekniklerde daha fazla derinleşmeye seni nelerin ittiğini anlatır mısın?

Martien: Astroloji eğitimime 1983 yılında başladım. Bir hipnozcunun, hipnoz seansı sırasında derin bir trans halindeyken müşterilerinin kendisine ölüm ötesi tecrübelerle ilgili anlattıklarından bahsettiği bir seminere katılmıştım. Anlattığı
şeyler çok ilginçti. Ama asıl şaşırtıcı ve benim için sürpriz olan, bu ölüm sonrası deneyimleri 'tanıyor' ve 'biliyor' olmamdı. Sanki ben de bunu deneyimlemiş ve o an hatırlıyor gibiydim. Bu çok garipti çünkü bu konuşmadan önce bu konuda ne
bir şey duymuş, ne bir şey okumuş, ne de konuyla özel olarak ilgilenmiştim.

Bu olay benim için bir Budist'in 'Satori Deneyimi' diyeceği bir olaydı. Adeta bir parça aydınlanma yaşamıştım. Bu olay hayatım üzerinde çok derin bir etki yarattı çünkü bunun çalışmak istediğim alan olduğunu fark ettim. Bu sırada 24 yaşındaydım, coğrafya öğretmeni olmak için eğitim almıştım ve tarih eğitimimin 2. yılıydı. Bu seminerden sonra okulu bırakmaya karar  verdim, o hafta bıraktım ve kendimi muhteşem okült bilgisine adadım.

Bu sırada new age akımı dikkat çekmeye ve büyümeye başlamıştı. Bu akımın her konusuyla ilgileniyor ve hepsini öğreniyordum. Her konuşma, seminer ve workshop'a katılıyordum ve bunlardan biri de astroloji üzerineydi. Kısa süre sonra anlamıştım ki bu okült bilimi ve new age hareketini anlamak istiyorsam, astroloji bunun için bir evrensel dil olacaktı. Bu yüzden bir kursa yazıldım, ancak o kadar etkilenmiştim ki daha ilk dersimden önce danışmanlığa başlamıştım! Bu kadar hevesliydim.


Kısa sürede astroloji benim için tek iş haline gelmişti. Öğretmenimle çok sıkı çalıştım ve kendim de ders vermeye başladım. Freud ve Jung'u kendi kendime öğrendim ve Jungiyen ve Psikolojik Astroloji konusunda 5 yıllık bir eğitim geçmişim vardı.

Neden geleneksel astroloji?

Geleneksel astroloji ile ilgilenmeye başlamam, bir bilim olarak psikoloji hakkında uzun süredir devam eden tatminsizliğim ve orta yaş krizimle sonuçlanan bazı kişisel tecrübelerim ile oldu. Tıpkı insanın isminin hayatındaki kişisel dersleriyle
ilişkili işaretler taşıması gibi (Nomen est Omen), kişinin mesleğinin de derslerin alınması gereken alanın göstergesi olduğunu düşünüyorum. (Majesterium est Omen) Benim durumumda, profesyonel bir astrolog olarak KADER konusu ile ilgilenmem gerekiyordu. Orta yaş deneyimlerimin çok fazla kadersel bir yanı vardı ve bunlar için hiç hazır değildim. Her hafta pek çok görüşme yapan Jungiyen yaklaşımlı astrolog ve danışman olarak, saf bir şekilde kaderi sindirebileceğimi umuyordum. New age felsefesi ve Jung psikolojisinin astrolojik kullanımı, kişide hayatın istediğimiz yönde şekillendirebildiğimiz ve kolayca
inşa edebileceğimiz bir şey olduğu gibi yanlış bir fikir uyandırıyordu. O sırada ben kendimi ve ruhsallığımı korumak için gereken her şeyi yapıyordum (şimdi buna Jung kilisesinde dua etmek diyorum), ancak bu hiçbir işe yaramıyordu.

Bu her şeyden önce büyük bir hayal kırıklığı idi ve beni psikolojik astrolojiden uzaklaştırmıştı. Bu kariyer krizi sırasında astroloji konusunda cevaplanması gereken yeni sorular çıkmıştı, böylece new age popüler felsefesi ile karıştırılmadan önce astrolojinin aslında nasıl olduğunu bulabilmek için geleneksel astrolojiye döndüm ve Morin de Villefranche'nin çalışmalarını okumaya başladım. Bu 1994 civarıydı. 1998-2001 arasında Hollanda'da geleneksel astroloji üzerine (Anima Astrologiae) bir dergi yayınladım.


Bu gitgide şok edici bir araştırma olmaya başladı çünkü geleneksel astroloji zannettiğimden ve öğrendiğimden çok farklıydı. Astroloji hakkındaki 20. yüzyıl 'keşifleri', geleneği oldukça yıpratmıştı. Modern astroloji 20. yüzyılda gelişen ve
popülerleşen psikolojik, ezoterik ve New Age felsefelerden o kadar fazla etkilenmiştir ki, bu durum astrolojinin yoğun bir şekilde tekrar yazılmasına sebep olmuş ve astrolojinin uygulama alanlarını kısıtlamıştır. Modern astrolojinin tek bir
hedefi vardır: Psikolojik ya da ruhsal anlamda kişisel bilinçlenme ya da farkındalık.  Bu durum astroloji bilgisinin, becerisinin ve tekniğinin dramatik bir şekilde basitleştirilmesiyle sonuçlanmıştır.

R.Hakan: Sizin astrolojik çalışmalarınızın sistemi nasıldır? Çalışmalarınızın arkasındaki felsefe nedir?

Martien: Ben astrolojinin tüm bölümleriyle çalışıyorum, ama çoğunlukla natal ve horary astroloji kullanıyorum. Ben geleneksel astrolojiyi öğretiyorum.

R.Hakan: Siz aynı zamanda Jung tarzı danışmanlık yapıyorsunuz. Bize bu yaklaşım hakkında daha fazla bilgi verir misiniz?

Martien: Artık kendimi Jung tarzı bir danışman ya da Jung tarzı bir astrolog olarak tanımlamıyorum fakat bazen yaptığım şeyde bir kişinin hayatında zor bir alanı keşfediyorum. Bir danışman olarak (ancak belirtmeliyim ki ben hiçbir zaman Jung tarzı danışman olarak yetiştirilmedim) ben eğitimimi bunların nasıl algılanacağı ve eğer insanlar deşarj olmaya başlarsa (ağlama, kızma, terleme, korku vs..ile) hayatlarında onlara acı veren bu alanla ilgili ne yapılması gerektiği üzerine
aldım.

Geleneksel astroloji yaptığıma göre, -ki bu önemli bir fark- horoskopa bana danışanın hayatındaki belirli gerçekleri (psikolojik ya da pratik, dünyevi gerçekleri) bulmak için bir araç olarak bakarım. Onlar için bir terapist gibi görev
yapmakla daha az ilgilenirim, çünkü bu pek çoklarının zannettiğinin aksine bir astroloğun birinci ve en önemli görevi değildir.

R. Hakan: Kader ve özgür irade ikilemi çok karmaşık bir konudur ve biz astrologları da şaşırtır. Geleneksel teknikler bizi bulanık yorumlardan korur ve bize çok daha keskin araçlar verir. Sizin görüşmelerinizde özgür irade ve kader konusundaki ayrım noktanız neresidir? Sizce astrolog bir psikoterapist gibi mi davranmalıdır?

Martien: En son sorunuzdan başlarsak, hayır, bir astroloğun (bunu yapabileceğini düşündüğüm halde) mutlaka da psikoterapist gibi davranması gerekmediğini düşünüyorum. Ancak eğer kişinin amacı buysa ve profesyonel olarak bu konuda eğitim aldıysa bunda bir zarar yoktur.

Ancak çoğu modern astrolog bu konuda seçim yapabilme fırsatını elde edememişlerdir. Modern astroloji neredeyse psikoterapi ile eşanlamlı hale gelmiştir. Astrolojik sembollerin gittikçe psikolojikleşen açıklamaları, eğer astrolojik araçların geliştirilmesi ve yeni eklemeler yapılması anlamına gelseydi büyük bir problem yaratmazdı. Ancak bu durum, astroloji öğrenmek isteyen herkese bunun için psikolojik astrolojinin tek yöntem olduğunun söylenmesi durumuna gelince büyük bir soruna dönüşmekte.

Bu psikoloji konusunun alanımızla yeni ilgilenmeye başlayanlara neden bu kadar çekici geldiğini anlayabiliyorum. Bu ilk başta bana da çekici gelme sebebiydi ve astrolojinin insan bilincinin daha derin alanlarına girebilmesi tabi ki onun en
önemli özelliklerinden biridir. Haritaların modern psikolojik değerlendirmesi tabi ki çok değerli ve doğal olarak astrolojinin bu güçlü imajının Jung'un daha da güçlü olan imajını içermesine karşı koymak çok zor, çünkü bu harika bir şey!
Fakat bir sonraki soru şu ki, hangi psikoloji modelini kullanmalı? New Age astroloji içinde bolca yer alan solipsistik, egosentrik, ve oportunist 'kendin yap' tarzı psikoloji benim fikrimce yanlıştır, tıpkı Jung'un fikirlerini modern astrolojiye yontmaya çalışan pek çok girişimin yanlış olduğu gibi. Maalesef bunlar astrolojiye bu günlerde hakimler.

Kader ve özgür irade:
Kader ve özgür irade konusu yine bana göre modern ve geleneksel astroloji arasındaki asıl farkı oluşturmakta. Ben görüşmelerimi geleneksel bir biçimde yapmaya başladıktan sonra aradaki farkı neredeyse fiziksel bir biçimde gözlemlemeye başladım. Hayat konusundaki görüşünüz, geleneksel astrolojiye göre new age felsefesinin gerçek hakkında safça iddia ettiğinden farklı olmalı.

Geleneksel astrolog hayata karşı daha gerçekçi bir yaklaşım benimsemeli. Tabi ki hayat harika ve tatmin edicidir, ama bazen herkesin deneyimlediği gibi bir cehennem de olabilir. Yaptığımız her şey bir başarılı olmaz, bazen her şey, özellikle de olaylar ya da insanlar gerçekten bize zarar verir. Örneğin ölüm modern görüşmelerde hiçbir zaman ortaya konan bir konu değildir, olsa bile göz ardı edilir ya da ihmal edilir. Buradaki ana sorun, astrolojinin kaynağı olan ve geleneksel astroloji uygulamasının mantığı olan daha sofistike bir hiyerarşik kozmolojinin, sadece dünyevi ve geçici psikolojik eğilimlerle yer değiştirmesidir. Astrolojinin kozmolojik temeli yavaş ve adım adım psikolojik ve psikoanalitik varsayım ve teorilerle yer değiştirildi ve psikolojinin arkasında bir geri vokal durumuna düşürüldü. Bu psikolojik görüşler yüksek bir (şu an-burada) seviyesinde, metafizikten uzak ve genellikle daha fazla Amerikan hayat tarzı içinde biçimlendirildi: 'Ben her zaman, her şeyi yapabilir, yeterince istersem her şeye ulaşabilirim.' Bu bakış açısı kolayca hayatın beklenmedik olaylarının şanssızlık veya kendi hatamız olarak değerlendirilmesine kayabilir. Bu durumda kader söz konusu olamaz çünkü hayatınızda olan her şey bir şekilde sizin tarafınızdan seçilmiştir ve böylece sadece kendinizi suçlamanız gerekmektedir.
Kadere başvurmak yine kendi egomuzun hayatın gerçeklerinden kaçmak için baş vurduğu bir yoldur çünkü kaderimizi kendimiz seçeriz! Aslında bu, geleneksel bakış açısına göre Tanrı' ya karşı işlediğimiz bir suçtur. (Hubris) Astrologlar ve
danışanlar özgür iradenin almamız için hazır bekleyen bir mal olduğuna inandırılmaya yönlendiriliyor. Bence geleneksel astrolojinin yeniden sunulması tam olarak kaderin ne olduğuyla sonuçlanmalı.

R.Hakan: Hollanda'da Astroloji'nin şu anki durumu nedir? Astrolojiyi entelektüel ve akademik dünyaya yaklaştıran organizasyonlar var mı?

Martien: Hollanda'da pek çok astrolojik grup bulunmakta. Buradaki her şehirde bir grup var. Her yıl ilkbahar ve sonbaharda olmak üzere yılda iki kez büyük konferanslar düzenlenir. Yıl içinde de isterseniz astrolojik aktivitelere katılabilirsiniz. Her hafta sonu bir şeyler yapılır.

Bildiğim kadarıyla astrolojiyi entelektüel ve akademik hayata yaklaştırmak için çok az girişim bulunmakta. Astrolojiyi bilimsel olarak araştırmaya çalışan bir grubumuz var, ama bana kalırsa Geoffrey Dean'in oynadığı oyuna çok fazla kaptırmış durumdalar. Bilimsel olmadığının farz edilmesini astrolojinin kusuru olarak görüyorlar. Tabi bizim de aynı şeyi yapan şüphecilerimiz var.

Hollanda'da psikolojik astrolojinin baskın olmasından ötürü, geleneksel astrolojinin tamamen gereksiz hale geldiği gibi bir durum ortaya çıkmakta. Çünkü geleneksel astrolojinin şu an için geçirdiğimiz psikolojik evrime ipucu oluşturacak yetkinliği olmadığı düşünülmekte. Ancak bu yetersizlik insan bilinci hakkında çok ilginç şeyler de söyleyen geleneksel metodun hatası yüzünden değil, 1980'lerde daha psikolojik ve ruhsal eğilimli astrologların ortaya çıkması yüzündendir. Psikolojinin ulaşılması güç etkililiği altında, 'gelişim' olarak sunulan ve yapılması 'zorunlu' olduğu söylenen değişimlerden sonra, astrolojik yöntemlerden kaynaklanan sınıflandırmalar da tepe noktasına ulaşmış durumda.

Bu durum, Hollanda'da ileride astroloji öğretmeni olacak olan çoğu astroloji öğrencisinin hiç geleneksel astroloji bilmemesi ya da çok az bilmesi ve sürekli kullandıkları haritaların tarihsel gelişiminden habersiz olmasına sebep oldu.
Hollanda'da geleneksele zarar verecek derecede psikolojik astroloji hüküm sürüyor.

Geleneksel astroloji şimdilerde dikkat çekmeye başlıyor, ancak herkes halen modern astroloji yapıyor. Yani daha yapılacak çok iş var!

R. Hakan: Astroloji öğrencilerine bir fikir vermek açısından, favori astroloji kitaplarınız hangileridir ve en çok ilham aldığınız astrolog kimdir?

Martien: Benim en favori kitaplarım Morin de Villefranche, Vettius Valens, William Lilly, John Frawley ve Robert Zoller tarafından yazılmış olanlardır. Ayrıca harika çeviriler yapmış olan James Hershel Holden'a da hayranlığım vardır.
(Abu Al-Khayyat: The Judgement of Nativities. American Federation of Astrologers (1988); ISBN:0-86690-339-9.) ve yine onun A history of Horoscopic Astrology From The Babylonian period to the modern Age (1996.ISBN:0-86690-463-8) de harika bir kitaptır.

R.Hakan: 90'ların başında Uranüs'ün Oğlak'ta olduğu dönemde geleneksel astroloji tekrar ortaya çıktı ve şimdi Balık'a giriyor ve Oğlak'a göre bir sekstil açıya doğru gidiyor. Bu durumun geleneksel tekniklerin daha fazla ve daha pratik kullanımına yol açacağını öngörüyor musunuz?

Martien: Genellikle astrolojiyi Uranüs'le ilişkilendirmiyorum ama Uranüs'ün dispozitörünün Satürn'den Jüpiter'e değişmesi de yeterince ilgi çekici. Bence olacak olan şu ki geleneksel astrolojinin altında yatan bilgelik her zaman ilgi çekecek bir şeydir. En büyük kavgam insanlara bu astrolojinin ruhsallığı tehdit etmediğini, kötücül değil gerçekçi olduğunu göstermek. Bu mesaj alındığı sürece bence geleneksel astroloji daha fazla uygulayıcıyı çekecektir.

Teşekkürler, 30 Mart 2003 


2021`de Türkiye...
Mevlana:Astrolojik bir portre...
2013`te Türkiye...
Neptün Balık`ta...
2010`da Türkiye...
Kova`da üçlü kavuşum - Melanie...
Satürn-Uranüs Karşıtlığı- Mela...
Barack Obama...
Kollektif Gezegenler...
Çin`in gelecek devrimi...
 
Ekle
Çıkart
e-Posta adresinizi yazın
Copyright © 2003-2025 R.Hakan KIRKOĞLU Bucks - Digital Media Publishing Agency