KOVADA ÜÇLÜ KAVUŞUMLAR (2009-2010)
Melanie Reinhart
www.melaniereinhart.com
Çeviren Naz Bayatlı
2010 Şubatında Kiron ve Neptün, Kova burcunun son derecelerinde, karakteristik özelliklerini vurguluyan tam bir kavuşum yapacak ve bu kavuşum yeni bir döngü başlatıyor olacak. 2009 yılında, her ikisinden de hızlı hareket eden Jüpiter ikisinin arasında yer alan zodyak konumlarının arasında 6 kez ileri geri gidip gelerek bu iki gezegenin enerjilerini birbirine bağlayacak. En son 1945 yılında bu üç gezegen kavuşum yaptı, bu da demek oluyor ki artık dışa doğru hareket eden döngünün sonuna geldik ve yeni bir başlangıca hazırlanıyoruz. Bu aslına bakarsanız çok nadir gerçekleşen bir üçlü kavuşum, en son oluştuğunda 1945-46 yıllarıydı , ondan önceki 1881 yılıydı, İsa’dan sonra 300-3000 yıllarına yayılan bu kavuşum 6 kere gerçekleşecek.
2009 yılının ilk haftalarında, hızlı hareket eden gezegenler Kova burcunda hareket ederlerken, özellikle Şubat ayında bu burçta yer alan 6 gezegen gördük, artı kuzey ay düğümü de buradaydı. Bu stelyum bizim Kova karakteristiğinde yer alan özellikleri kişiselleştirebileceğimizi anlatmakta. Ay düğümünün de işin içinde yer alması tüm varlıkların iyiliği adına içsel arzularımız ve kararlarlarımız arasında bir uyum sağlamamız gerektiğin iakla getiriyor. Hepimiz yeni yaşam deneyimlerine açılacağız, Kova derin bir insanlığa yardım, sosyal vicdan ve insanların yüksek ideallerini harekete geçiren bir farkındalık içerir. Aynı zamanda, dünya işlerinin ilüzyonuna kapılmadan, kendi deneyimlerimizin alanına bağlı kalarak, bu süreç için gerekli yetenekleri edinip, yolumuza çıkabilecek ve çabamızı engelleyebilecek koşulları ortadan kaldırabiliriz.
Kovada yer alan Üçlü
Kiron bilincin açılması ile ilgili minör bir gezegendir. Bu açılımı yaparken içsel bir kavrayış ve iyileştirme getirir.Enerjisi bizi geçiş dönemlerinde destekler, değişikliğe uyum sağlamamıza yardımcı olur ve bizim yaralarımızı sarar. Harekete geçirildiği zaman içsel derinliklerimizle karşılaşırız. Kiron’un Kovadaki konumlanması grup düşüncesine karşı savunmasız kalabileceğimizi, bunun sonucunda yanlış yönlendirilip yara alabileceğimizi akla getiriyor. Grup mentalitesi içerisinde düşünce dalgaları birbirine karışır bu nedenle kişisel benliğimizin ayrı olduğunun farkına varmalıyız, ve böylelikle geleceğin sesine kulak vermeliyiz. İnformasyon, edinim ve erdem arasındaki farkı açıkça anlamaya çalışarak bir başlangıç yapabiliriz.
Astrolojik olarak, Neptün; kalbimizi sevecenliğe açan bilinç düzeyinde algılaması güç bir içsel açılımı, ilham, bağlılık, birleştiricilik içeren bilincimizin yüksek katmanlarını açığa çıkarmakta bize yardımcı olur. Neptün’ün deniz tanrısı olmasına benzer biçimde, gezegensel süreci de duygularımız ve algılarımız üzerinde eriten, kaynaştıran yumuşatan ve rafine eden bir etki yaratır. Enerji dalgaları, dünyasal hayatın yoğun düzlemiyle karşılaşınca, kaos, kafa karışıklığı, amaç ve odak sapması zayıflık veya çaresizlik gibi yan etkileri ortaya çıkarır. Bunu bildiğimiz için gündelik hayatımız içerisinde elimizden geldiği kadar akışta kalmalı, ruhumuzun iyileştirici sularına dalmalıyız. Farkında olmamız gereken şey aslında hiçbirşeyin göründüğü gibi olmayabileceğidir, gündelik ve iş hayatımızda şefkatli ve tedbirli olmalı, kendimizden emin acele çıkarımlar yapmamalı ve kendimizi haklı görme eğiliminden uzak durmalıyız. Bu açılar içsel gücümüzü mükemmele taşımak ve içimizdeki acı çekmemize neden olan katı noktaları aşmamız için bize yaratılmış fırsatlardır. Çünkü tüm bunlar bizim hassasiyet duymamızı engelleyen unsurlar.Sevecen bir kalple öne çıkmalıyız, affetmeyi öğrenmeliyiz, kendimize ve başkalarına karşı nazik ve cömert davranmalıyız.
Geleneksel astrolojide, Jüpiter içsel ve dışsal olarak etki yapan ve Büyük İyilik olarak adlandırılan tanrısal bir lütuftur. Ne gerçekleşirse gerçekleşsin, hepimiz daha kolaylıkla umut ve neşe dolu, pozitif düşüncelere sahip olabileceğiz. Elimizde imkanlar olduğuna ve zor zamanlarda sihirli bir elin bizi düze çıkaracağına inanacağız. Bu iyicil güç kendini birçok alanda hissettirecek, ve hayatlarımızda ne olmakta olduğunu anlamamızı kolaylaştıracak.
AÇI YAPAN GEZEGENLER TARİH DERECE & BURÇ
JUPİTER KİRON KAVUŞUMU 23 MAYIS 09 26 DERECE KOVA
JÜPİTER NEPTÜN KAVUŞUMU 28 MAYIS 09 26 DERECE KOVA
NEPTÜN RETRO 29 MAYIS 09 26 DERECE KOVA
KİRON RETRO 30 MAYIS 09 26 DERECE KOVA
JÜPİTER RETRO 15 HAZ 09 26 DERECE KOVA
JÜPİTER NEPTÜN KAVUŞUMU 10 TEM 09 26 DERECE KOVA
JÜPİTER KİRON KAVUŞUMU 22 TEM 09 24 DERECE KOVA
JÜPİTER DİREKT 13 EKİM 09 17 DERECE KOVA
KİRON DİREKT 31 EKİM 09 21 DERECE KOVA
NEPTÜN DİREKT 04 KAS 09 23 DERECE KOVA
JÜPİTER KİRON KAVUŞUMU 07 ARA 09 21 DERECE KOVA
JÜPİTER NEPTÜN KAVUŞUMU 21 ARA 09 24 DERECE KOVA
NEPTÜN KİRON KAVUŞUMU 17 ŞUB 10 26 DERECE KOVA
NEPTÜN RETRO 31 MAY 10 28 DERECE KOVA
KİRON RETRO 04 HAZ 10 00 DERECE BALIK
Eski bir seramik çanak.......
Tarih listesinde gördüğünüz gibi altı kavuşumdan üçü, artı üç gezegen duraklaması 27 derece Kova burcunda gerçekleşiyor. İşin ilginç tarafı Şubat 2010 da ki Kiron/Neptün kavuşumu da tam bu noktada yer alacak. Sabyan sembolü de oldukça aydınlatıcı: “ İçi menekşelerle dolu eski bir seramik çanak”. Folklorik temalarda menekşe uzun zamandır alçak gönüllü olmanın ve sadeliğin sembolüdür, ve bu imge modern günlük hayatın hızı, aceleciliği ve entellektüel karmaşa ile ile zıt anlamdadır. Rudhyar “ Duyguların inceliği” olarak bu sembolü açıklamıştır.
Jüpiter, Kiron, Neptün arasında son kavuşum serisi 2.Dünya Savaşı sona ererken 1945 yılında gerçekleşti. Son zamanlarda gerçekleşenler resmi olarak 3.Dünya Savaşı olarak nitelendirilmese de dünya genelinde bir acı çekme durumu var, hatta buna sevecenliğin ve merhametin tükenmesi de diyebiliriz. Hepimiz bunca kötü haber duymak zorunda kalmaktan dolayı duygularımızı kapatıp acıma hissetmeyip, bir kaçış yolu arıyoruz. Gerçekte hepimiz dikkatlerimizi başka yerlere çekecek alanlar içerisinde birer sosyal bağımlı gibi yaşamaktayız.Bununla birlikte bu döngü sona ermekte ve biz edindiğimiz tecrübelerle kalacağız.
1945 yılında, Birleşmiş Milletler kuruldu ve biz onun fonksiyonu ve rolü ile alakalı tekrar bir değerlendirme yapabiliyoruz, nelerde başarılı oldu nelerde başarısız oldu artık bunu görebilecek durumdayız. Birleşmiş Milletlerin orijinal kuruluş bildirgesini okuyan herkes, içerdiği soylu ideallerden ilham almıştır, önsözü “Biz insanlar” diye başlar. 2009 kavuşumları sırasında insanlığın, barış, saygınlık,özgürlük gibi kavramları yerleştirip yerleştiremeyeceğimizin üzerinde bir kez daha düşünmeliyiz ki aslında bireyler kendi içlerindeki çatışmalarla başa çıkabilecek yollardan yoksunlar. Yine de bu tür istekler sayesinde akıllıca ve etkili bir takım çözümler üretebiliriz. Seramik çanak, teorik idealizm ve politik hırslar arasında acıklı bir benzerlik taşıyarak bizi Bir Dünya kavramına doğru götürüyor.Çanak kişisel, topraktan yapılmış ve içinde bitkilerin büyümesine olanak sağlamakta.....
İçi Menekşelerle dolu.......
Bu güçlü kavuşumlar inanç ve umut ateşini tekrar körükleyebilir, ve bu enerjiyi kaybetmemek için çaba göstermeliyiz.Zimbabwe’nin natal haritasında Güney Ay düğümü 27.11’ derece Kova burcunda , ve bu yazıyı yazarken en nihayet oradaki çılgın despot Robert Mugabe’nin elinde azap çeken insanların yardım çığlıkları yıllardır sansürlü medyaya ulaşabilmekte. Zimbabwe geçmişin yanlışlarını düzeltme dileği üzerine kuruldu (Güney Ay Düğümü Kova’da) ve insanlarının yok olan hayallerinin kollektif etkisi ülkenin sınırlarını aşmakta. Bir zamanlar modernizmin modeli olma hayalleri kuran bir ülkenin çok ırklı yapısı, sömürge geçmişinin barışçıl yollarla değişime uğramış olmasına rağmen acılar dolu bir biçimde başarısızlıkla etiketlenmiştir. Ülkenin bu başarısızlığı 20 yıl önce başladı, 2009 yılında meydana gelen güney ay düğümü etrafındaki bunca etki 2008 yılından itibaren Zimbabwe’deki olayları artışa geçirdi. Bugün dünyamızda daimi olmayan şeylerin sayısız örneğiyle karşı karşıyayız.Yaşadığımız, acıların, şokların, kaybetme duygusunun kişisel ve kollektif üzerindeki etkileri arasında belki şu Budist öğretiyi aklımızda tutmalıyız. Dünyada bir şekle sahip herşeyin başlangıcı, ortası ve sonu vardır, menekşeler gibi çiçek verir, solar ve ölürler.
Birleşik Devletlerin haritasında, Ay 27 derece Kova burcunda yer almakta, tüm bu 2009 hareketliliğine çok yakın konumda. İlginç olan şu ki, Zimbabwe’nin Güney Düğümü ile kavuşumda. Böyle düşününce Birleşik Devletlerin Zimbabwe’ye daha yakın bir ilgi göstermesi beklenebilirdi, ancak bu iki ulus belki de bir aynı ruh teması taşıyorlardır. Her ikisinin de hayalleri çöktü. Amerikan Rüyasının çöküşü ile ilgili yazılar son zamanlarda medyada sıklıkla yer alır oldu.Zimbabwe halkı da aynen rüyalarının ellerinden alındığına şahit oldu, bunun yanısıra fiziksel olarak zorluklar yaşadılar.
Bu iki ülkenin liderleri aynı çerçevede bir zıtlık içermekte. Barack Obama bir Kurtarıcı gibi görülmekte, bir umut ışığını temsil etmekte, Afrikalı, Asyalı ve karma halklar için pozitif bir rol model teşkil ediyor.Diğer yandan Robert Mugabe ise kollektif bir kabusun vücut bulması gibi bir şey. Bu iki lider bize ırksal özelliklerle ilgili birer sterotip oluşturmakta Bu durum Kova burcunun devrim, sosyal değişim, aklı özgür kılmak, önyargıyı yenmek gibi konulardaki temalarını oldukça iyi temsil ediyor .
Bu derecenin Sabian Sembolü “Kış için kesilmiş ve odun yapılmış bir ağaç”tır. Birleşik Devletler spot ışığı altında ve Barack Obama ise görevde geçireceği ilk yılda bu açıların temsil ettiği olaylarla karşılaşacağına şüphe yok. Eğer küresellik hala geçerli olan bir dünya yapısı ise (Kova), yıkım yaratabilecek bir potansiyele sahip olduğunu kabul etmeliyiz (Kiron Kova burcunda) ve biz bu durumun içinde olmakla ilgili yeni yollar keşfetmeliyiz.
Su Taşıyan
Bu kavuşum Güneş Kova burcunda iken gerçekleşecek ve fiziksel olarak Kova Takım Yıldızındayken olacak. Daha öncede bahsetmiş olduğumuz gibi Kova kozmolojik ve geniş kollektif düşüncelerle ilgilidir.Büyük resmi kendimiz için kişiselleştirme çabası içine gireceğiz.Bunu kendi kişisel inanç ve deneyim filtrelerimiz aracılığı ile gerçekleştireceğiz. Günümüzde varolan sanal düşünce akımları, bize yakın ya da yeni olan kaynaklardan gelmekte.
Kova’nın içinde bencil olma felaketi , buna ek olarak grupların etkisine karşı bir savunmasızlık da vardır. Kova bir asi olarak ün salmıştır,aslında bunun altında derin bir ait olma ihtiyacı yatar. Bir grupta kabul görmek ve orada yerini bulma ihtiyacı.Bu hassasiyete yakın olmak ve bunun önemini onurlandırmak, içimizden gelen vicdanımızın sesini dinleyerek bu zamanları atlatabiliriz. Bize dayatılan gerçekleri, kendi içsel inancımıza kulak vererek dengelemeliyiz.
Kova çok büyük bir takım yıldızdır. Elinde su kabı taşıyan ve yukarıdan su akıtan bir figür olarak temsil edilir.Bireyin sahip olduğu en iyi şeyi akıtma arzusu herkesin yararına bunu yapma isteği Kova burcunda derin bir samimiyet taşır. 2009 yılında ister küçük ister büyük olsun bu tutkuyu onurlandıracak teşviklerle karşılaşacağız. İşin ilginç yanı, Kovayı temsil eden imgelerde üstün bir çaba, veya stres veya dengede olmama durumu yansıtılır. Bazen Kovanın elinde taşıdığı kaptan akan cennetsel bir nehirin suyu sanki bir yılan veya boyunduruğa takılmış bir çift hayvan gibi imgelenebilir.
Bu da bize burcun içerisinde ne gibi güçlü engellerle karşılaşabileceğimizi bize yansıtır, tüm bunları büyük bir amaca yönelik bağlılık ve sadakat amaçladığımız için katlanırız. Kova sabit burçlardan biridir. Bununla enerjiyi konsantre eder, onu korumaya bir amaca yöneltmeye ve toplamaya odaklıdır. Bireyin hedefine odaklı kalma ve gerçekleştirme yeteneği Kovaya bahşedilmiştir.2009 yılında bu enerjiler daha da ortaya çıkıp beslenecek. Artık işe yaramayan enerjileri terketme fırsatını bulacağız, yeni ihtimallere içte ve dışta açık olacağız.Özellikle Ocak ve Şubat aylarında vizyon ve bakış açımızı yeniden düzenleyecek desteğe sahip olacağız ve bunun sonucunda daha büyük bir anlayış ve algı kapasitesine ulaşabileceğiz. Yeni fikirler yeni kültürel ve sosyal değişiklikler getirebilir, fakat ruhsal yol “hep baki kalan felsefe” yaşsızdır, bizi kalp gözü ile yönlendirir. Kova takım yıldızında su taşıyanın ayakları altında yer alan bir yoldur bu .Ayağının altında adı “Barışın Atomları” (NGC7252) olan bir galaksi yer alır, bu galaskinin adı 1953 yılında Eisenhower’ın yapmış olduğu meşhur nutuktan sonra verilmiştir. Teknolojik gelişme kapasitemizi insanlığın yararı için kullanabilmeyi diliyorum. Keşke böyle olsa.